İhlas



İbâdetlerin fayda vermesi için onların ihlâs, huşû ve takvâ hissiyâtı ile yani beden ve kalb ahengi içinde îfâ edilmeleri zarûrîdir. İçinde ihlâs olmayan ibâdetler, rûhu olmayan sûretlerden, içleri boşalmış meyvelerden ve özü çürümüş habbelerden ibârettir. İbadetlerin mânevî hazzını gideren en mühim sebep ise haram ve şüpheli lokmalardır. Kul bundan ne kadar sakınırsa gönlünde imanın neşvesi o kadar artar ve ibadetlerden haz alır. Bununla alâkalı olarak şu kıssa ne kadar ibretlidir:
İbrahim Ethem hazretleri anlatır:
Bir gün Beyt-i Makdis mescidinde, hasıra sarınıp yatmıştım. Gece yarısı olunca mescidin kapısı açıldı, içeri bir pîr girdi. İki rekât namaz kıldıktan sonra arkasını mihrâba dönerek oturdu. Oraya kırk kişi daha geldi. İçlerinden biri:
“–Burada bir kişi yatıyor.” dedi. Pîr gülümseyerek:
“–O İbrahim Ethem’dir. Kırk gündür kıldığı namazın tadını bulamıyor!” dedi. O sözü işitince dayanamayıp pîrin huzûruna geldim. Selam verip:
“–Allâh aşkına, benim bu hâlimin sebebi nedir?” diye sordum. Şöyle dedi:
“–Falan gün Basra’da hurma satın almıştın. Farkında olmadan yere düşen hurmaları da kendinin zannederek heybene koydun.  Hâlbuki onlar satıcıya âitti. Bu sebeple mâneviyattan bir miktar uzak düştün.” dedi.
Hemen gidip hurma aldığım kimseyle helalleştim. Bu durum satıcıya da çok tesir etti ve infâk sâhibi sâlih kimselerden birisi oldu. (Attâr, Tezkiretü’l-evliyâ, 122-123)

Yorumlar