Kalp kırmak veya Kalıbının adamı olmak..


Kalp kırmak veya Kalıbının adamı olmak...

En iyi kumandan, tek bir neferinin bile burnu dahi kanamadan ordusunu
hedefe ulaştıran komutandır.

Ne dehşetli bir söz…

Mümkün müdür?

Yok! Hayır, hem mecazen hem de hakikatte...

Evvela kelamın mecazına bakalım, aslında “kelamda asıl olan hakikî
manadır” lakin hakiki manayı biz sona bırakıp eski tabir ile “leff-i
neşr-i gayr-i mürettep yapalım”

 Her taraf birbirine girdikten sonra, ortalığı dağıttıktan sonra,
yapılan iş ne kadar büyük olursa olsun para etmez. Hiçbir özür,
mazeret, bir ferdin kalbini kırmaya meşru bir sebep, saika olamaz.
Nasıl bir vaziyet, vasat, hal ve keyfiyet, bir kişinin kalbini kırmaya
hükmi bir zemindir?  -karşısındaki kim olursa olsun- neticede ele
geçene bakmak lazım olduğu düşünülürse, buna değmeyeceği aşikârdır.

Sonradan yapılan özür de, hakikaten kırılan kalbi hakkıyla tamire
yetmiyor, yetemiyor. Atalarımızın şu güzel sözü buraya şimdiki sokak
jargonu ile cuk oturur; Geç kalan teselli, idamdan sonraki affa
benzer.

“Yıktın gönül evini çevirdin eski Mısıra,
  Ne kâbil tamiri Ba’de harabi-l Basra”

Son olarak Efendimiz’in (sav) bir Hadis-i Şerifi ile bağlayalım “Bir
kişinin kalbini kıran, Kabe-i Muazzama’yı yıkmış gibidir”

Tüm bunlar bu kelamın mecazıysa, işte hakiki manası,

Buna en güzel misal yine, tabi ki, Efendiler efendisi Peygamberimiz
Muhammed Mustafa (SAV)’ın Mekke’yi fethidir. On bin kişiyle Mekke-i
Mükerreme’ye giren peygamber efendimiz bırakın bir insanın zarar
görmesini, hayvanların, ağaçların, taşın, toprağın dahi zarar
görmemesini istedi Ashabı Güzinden.

Evet, on bin kişilik ordusuyla baba ocağı, anavatanı Mekke-i
Mükerreme’ye giren Allah Resulünün (sav) artık hâkimiyetini bütün
Arabistan kabul etmiştir. Ama onda (sav) ve askerlerinde en ufak bir
kibir (haşa) yok. Ordunun en önünde ilerlerken yol üzerinde yeni doğum
yapmış bir köpekle yavrularını görür Efendimiz (sav) Ashab-ı Kiramdan
birini çağırır ve “Anneyle yavrularının önünde duracak ve ordunun
tamamı geçinceye kadar onlara nöbetçilik edip ezilmekten muhafaza
edeceksin!” buyurur, talimat yerine getirilir ve anneyle yavrular
rahatsız etmeden geçiş sağlanır.

İşte vesika-ı merhamet, işte insaf numunesi…

Naci İnşallah / Üsküdar

Yorumlar