Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral
bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at
için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya
yanaşmamış..

İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş.
"Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin
yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir
şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının
nasıl geleceğini kimse bilemez."

"Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş
ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu.
Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"

"Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak.
Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı
olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına
tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş.
"O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu.
Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük
parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla
bildirilmez."
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile
saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış.
Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere
almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın
kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin sonunda ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.
kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin sonunda ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.
Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun
ortaya çıktı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse
yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması,
talihsizlik değil, şansmış meğer..."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar.
"Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim
oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin
şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen
oracıkta olduğunu görürsünüz."
www.sivasram.gov.tr
Unutmayalım!
"Gümüş kapıyı kapatan mevlam, altın kapıyı açacaktır..."
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen
oracıkta olduğunu görürsünüz."
www.sivasram.gov.tr
Unutmayalım!
"Gümüş kapıyı kapatan mevlam, altın kapıyı açacaktır..."
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız bizleri hedefimize ulaştırmak için faydalı olacaktır. Şimdiden çok Teşekkür Ederiz...
Siz de çalışmalarınızı, tecrübelerinizi bizimle paylaşın, sitemizde yayınlayalım.
İrtibat: yunuscibiz@gmail.com recepevren34@gmail.com fenci_77@hotmail.com