Zirve Yolculuğu


Bir Lider Sürünerek Değil, Süzülerek Zirveye Çıkar

Bir tepeden yukarı çıkmak, aşağı inmekten çok zordur, ama manzara yukarıda güzeldir.
Arnolt Benett

Bir balıkçı, arkadaşına tuttuğu yengeçleri içine koyduğu sepetin bir kapağı olmasına gerek olmadığını söylemiş. Çünkü yengeçlerden biri sepetten yukarı tırmanmaya başlarsa ikinci bir yengeç onun arkasından tırmanır ve onu aşağı doğru çeker.

Sizi duyar gibiyim. Bizi yengece mi benzetiyorsunuz? Diye düşünebilirsiniz.
Elbette ki bir insanı yengece, yılana, çiyana benzetmek bize yakışmaz. Böyle bir benzetme haddini bilmezlik olur. Ama şu gerçeği kabul etmeliyiz: Bazı insanlar yengeç gibidir. Siz yukarılara tırmanmaya çalıştığınız zaman, rahatlık alanlarının ihlal edilmesinden korkan birileri önünüze aşılması güç barikatlar, bariyerler koyacaktır. Geri adım atmanız için her yolu mübah sayacaktır.

Nietzsche’nin söylediği gibi “Zirveye doğru çıkıldıkça hayat güçleşir, soğuk artar, sorumluluk çoğalır.”

Fakat zirveye erişenlerin tehlikeyi göze alanların, bilinmeyene meydan okuyanların ödülü de muazzamdır.

Bir gün bir çiftçi kartal yavrusunu yakalar ve kartal yavrusunu tavukların bulunduğu kümese koyar. Tavuklar arasında büyüyen yavru kartal kendini onların yaşamına adapte etmiş ve tıpkı bir tavuğa benzemişti.
Bir gün çiftliğe gelen bir doğa bilimcisi tavuklara baktı ve “Bu tavuk değil, bir kartal” dedi.
“Doğru,”dedi çiftçi, “Ama artık hakiki bir kartal değil. Gerçek anlamda bir tavuk, çünkü tavuk yemi yiyor ve tavuklar ne yaparsa aynısını yapıyor. Bu kartal asla uçamaz.”
Doğa bilimcisi çiftçinin teorisini test etmek istedi ve kartalı havaya attı. Tabii, kartal uçamadı ve bilim adamının hiçbir çabası kartalı uçuramadı.
Bir gün doğa bilimcisi kartal güneş doğarken yüksek bir dağın zirvesine çıkardı. Zirvede kartal tıpkı kendine benzeyen ve gökte zarafetle süzülen başka bir kartal gözledi. Bunun üzerine kartal tavuklardan farklı olduğunu fark etti ve kendisinin de uçabileceğini anladı.
Tavuklarla yaşarken uçamıyordu. Bir kez kartal olduğunu ve uçabileceğini idrak ettikten sonra süzülebilecek konuma gelmişti. Ve hayatın içindeydi. Kendi hayatlarımız içinde bir geniş görüşlülük geliştirinceye kadar biz de yükseklere ulaşamayız.

Bu hayat bize tırmanılması gereken bir merdiven olarak bize verilmiştir. Thomas Huxley, “bu hayat bir merdivendir” diyor ve ekliyor:
“Merdiven basamağı üzerinde istirahat edilmez. Sürekli insanın bir ayağını daha yükseğe koyup yukarılara tırmanması gerekir.”

Zirveye çıkanlar başarıyı sabit bir durum olarak görmedikleri gibi, bireyin demir attığı, yolculuğunu tamamladığı güvenli bir sığınak olarak da görmezler. Zirveye çıkanların en köklü özelliklenden birisi, geleceğe yönelmeye, yeni iddiaları üstlenmeye ve yapılacak daha fazla şey olduğu duygusuyla yaşamaya dönük yeteneklerinin olmasıdır.

Zirveye çıkarken altınızda kalan insanlara iyi davranın, bir gün tekrar aşağı inip onlara ihtiyacınız olabilir. Yani ileride tekrar geçeceğiniz köprüleri yıkmaktan kaçının.

Bakınız Martin Buxbaum ne diyor: “Karşılaşılan sıkıntılar, zorluklar, dertler, hayal kırıklıkları ne olursa olsun, zirveye çıkmak üzere olan hiç kimse hiçbir zaman umudunu kaybetmemiştir.”

Amerikalı eğitimci ve felsefeci John Dewey’e, 90.doğum gününde bir gazeteci şu soruyu sormuş:
-“Okuduğunuz bunca kitabın size ne faydası oluyor?”
John Dewey, bilgi ve kültürün artmasını kastederek:
-Dağlara tırmanmama yardım ediyor,” cevabını vermiş.
Gazeteci, Filozof’un bu cevabından bir şey anlamamış ve:
-“Dağlara tırmanmak mı?”
Filozof, gazeteciye şu açıklamayı yapmış:
-“Tırmanacağınız, diğer zirveleri görebilmek için, dağlara tırmanmak gerekir.”
Bundan vazgeçtiğiniz an, kaç yaşında olursanız olunuz, yaşamınız sona ermiş demektir.
            (Niyazi Altılar’ın “İçimizdeki Lider” adlı kitabından alıntıdır…)

Geleceğin liderlerine….
Geleceğin liderlerini yetiştirenlere faydalı olması dileğiyle…

Yorumlar