3 F Formülü



KİTLELERİ UYUTMAK| 3F ( FADO, FIESTA, FUTBOL )
Fado

Günümüze uyarladığımızda bu 3'lü hala geçerliliğini koruyor desem yanlış mı olur? Hiç sanmıyorum.
Günümüze uyarladığımızda bu 3'lü hala geçerliliğini koruyor desem yanlış mı olur? Hiç sanmıyorum.
Gelelim Fiesta, yani eğlenceye. Buna kimsenin itirazı yoktur diye düşünüyorum. Adam bunu 1932'den beri uygulamış. 2013'e az kaldığı şu günlerde, o tarihten itibaren eğlence seçeneklerimizin ne kadar çok geliştiğini düşünün. Eğlenmek için derslere gitmediğinizi, yarın aç kalmak pahasına delice eğlendiğinizi, yapmanız gereken bir çok şeye rağmen nasıl da herşeyi bırakıp konserlere koştuğunuzu düşünün. İnsanların, özellikle de elit kesimin nasıl delicesine eğlendiklerini, eğlenirken herşeyi unuttuklarını, o büyük çaplı partilerde yapılanları bir aklınıza getirin. Fiesta, Fado ile birleştiğinde çok daha büyük çaplı bir toplum uyutma aracına dönüşüyor.
Ve son olarak, Futbol. Kimseye laf etmeden önce kendimin de futbol hastası, bağımlısı olduğunu söylemem gerekir. En yakınımdan örnek vereyim, Fenerbahçe veya Galatasaray'ın Avrupa maçlarında zaten stadlar hep dolu oluyor. Şükrü Saraçoğlu da, TT Arena da 52.000 seyirci kapasiteli stadlar. Sayı küçük gözükmesin, 52.000 kişinin aynı anda, aynı ortamda o sahayı izlemesini düşünün. Nasıl da oynanan oyuna senkronize, hipnotize olmuş şekildeler öyle değil mi? Bunun yanında kaç ülkede verilen canlı yayınlarla 52.000'den milyonlarca fazla kitleyi de düşünün. O anda, aslında şimdi de yapılan, yapılabilecek olan milyonlarca şeyi. İnsanlar o 90 dakikayı izlerken bir ülke bir ülkeyi bombalayabilir, ne çok zararlı yasalar yürürlüğe girebilir. Aslında olay 90 dakika ile de sınırlı değil. Maç öncesi, maç sonrası yorumlar, okula gittiğimizdeki tartışmalar, iş yerindeki konuşmalar... Diğer maça kadar o maç konuşulmuyor mu?

Fado, Fiesta ve Futbol'u birleştirirsek bir toplumu kontrol etmenin ne kadar kolay olduğunu anlamak zor değil. Salazar sadece kimsenin göremediği bu olayı gördü ve 36 yıl dikta rejimiyle ülkeyi yönetti. Bunu beceremeyen Caetano ise 6 yılda devrildi. Biraz zekanın yanına öngörü de eklenince koca bir ülkeyi nasıl tek başınıza yönetebildiğinizi, nasıl koca bir ülkeyi kontrol altında tutabileceğinizi görmenizi istedim. Bunları yazarken ben de daha aklı başında oldum.

Ve son olarak, Futbol. Kimseye laf etmeden önce kendimin de futbol hastası, bağımlısı olduğunu söylemem gerekir. En yakınımdan örnek vereyim, Fenerbahçe veya Galatasaray'ın Avrupa maçlarında zaten stadlar hep dolu oluyor. Şükrü Saraçoğlu da, TT Arena da 52.000 seyirci kapasiteli stadlar. Sayı küçük gözükmesin, 52.000 kişinin aynı anda, aynı ortamda o sahayı izlemesini düşünün. Nasıl da oynanan oyuna senkronize, hipnotize olmuş şekildeler öyle değil mi? Bunun yanında kaç ülkede verilen canlı yayınlarla 52.000'den milyonlarca fazla kitleyi de düşünün. O anda, aslında şimdi de yapılan, yapılabilecek olan milyonlarca şeyi. İnsanlar o 90 dakikayı izlerken bir ülke bir ülkeyi bombalayabilir, ne çok zararlı yasalar yürürlüğe girebilir. Aslında olay 90 dakika ile de sınırlı değil. Maç öncesi, maç sonrası yorumlar, okula gittiğimizdeki tartışmalar, iş yerindeki konuşmalar... Diğer maça kadar o maç konuşulmuyor mu?
Fado, Fiesta ve Futbol'u birleştirirsek bir toplumu kontrol etmenin ne kadar kolay olduğunu anlamak zor değil. Salazar sadece kimsenin göremediği bu olayı gördü ve 36 yıl dikta rejimiyle ülkeyi yönetti. Bunu beceremeyen Caetano ise 6 yılda devrildi. Biraz zekanın yanına öngörü de eklenince koca bir ülkeyi nasıl tek başınıza yönetebildiğinizi, nasıl koca bir ülkeyi kontrol altında tutabileceğinizi görmenizi istedim. Bunları yazarken ben de daha aklı başında oldum.

Fado, Fiesta ve Futbol'u birleştirirsek bir toplumu kontrol etmenin ne kadar kolay olduğunu anlamak zor değil. Salazar sadece kimsenin göremediği bu olayı gördü ve 36 yıl dikta rejimiyle ülkeyi yönetti. Bunu beceremeyen Caetano ise 6 yılda devrildi. Biraz zekanın yanına öngörü de eklenince koca bir ülkeyi nasıl tek başınıza yönetebildiğinizi, nasıl koca bir ülkeyi kontrol altında tutabileceğinizi görmenizi istedim. Bunları yazarken ben de daha aklı başında oldum.
Futbol





Portekiz'de, Coimbra Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü olan Oliveira Salazar, 1928'de Maliye Bakanlığı'na atandı. Daha sonra 1932 - 1968 arası Portekiz'in diktatörü, "Light Faşist"i oldu.  Daha sonra yerine gelen Caetano muhalefet başta olmak üzere bir çok şeye izin verince, 6 yıl yönettiği Portekiz'den "Karanfil Devrimi" ile sürgüne gönderildi ve rejim de çöktü zaten.Peki, Caetano bu kadar başarısızken 36 sene diktatör olarak nasıl kaldı Salazar? Halkı ne ile idare etti? Salazar, kendi söylediği üzere 3 şey ile idare etti halkı, 3F ile. Fado, Fiesta, Futbol.
Fado: Portekiz geleneksel müziği, genel anlamda müzik demektir.
                                        

                                       Fiesta: Portekizce'de eğlence, kutlama demektir.
Futbol: Portekizce'de şu demek desem inanmazsınız. Bildiğimiz futbol la işte.


İşte bu 3F, Franco'nun 36 yıl diktatörlükte kalmasının sırrı. Toplumu uyutarak nasıl istediğinizi yapabileceğinizin kanıtı.
Günümüzde müzik dinlemeyen insan var mıdır, sanmıyorum. Üstelik müzikle beyin yıkamak, duyguları değiştirmek o kadar    kolay ki. "Ne alaka yaa biz rahatlamak için dinliyoruz bi kere." diyebilirsiniz. Peki, düşünün bakalım önce. Sevgilinizden ayrıldığınızda hüzünlü müzikler dinleyip neden üzüntünüzü 10 katına çıkarma eğilimindesiniz? Neden Fatih 
Ürek'ten Haydi dinlemezsiniz? Sokakta duyduğunuz bir şarkı dilinize dolanıp 2 sene önce ayrıldığınız sevgilinizi hiç mi hatırlatmadı? Mehter marşı dinleyince tüyleriniz diken diken olup hiç mi milliyetçi damarlarınız kabarmadı? Gördüğünüz üzere müzik, insanları etkilemek için harika bir yol.


Yorumlar